Saatlerimi verdim, önce uçurtma yaptım, düzgün olsun istedim eserim, bir uçurtma yaptım bahçede. Bütün çocukların en iyi dilekleriyle, en güzel benimki uçsun temennimle. Güzel bir bahar gününün ılık esintisine güvenip, beni de birazcık havalandırır mı diye içimden geçirip, çok güzel bir uçurtma yaptım abimle. Çıtalarından biri kırıldı önce, değiştirdik, telafisi olan bir şeydi, güldük geçtik. Baharın rüzgârına salıverdik, biraz koşturduk önce, ben tuttum uçurtmayı, arkamı dönüp koştum sonra bıraktım ellerimden, süzüldü kendiliğinden, sonra abim koştu geriye, hızlandı gitti ileriye. Göklere yükselirken uçurtmam, hayrandım artık ona, kanatları olmadığı halde uçuyordu havada. Salına salına uçtu yükseldi, ipini önce yavaş sonra hızlı bıraktık. Azad edilmiş bir kuş gibi göklere gidiverdi uçurtma, kuyruğu atın yelesi gibi titrerken, içimde heyecanı beni sardı. En yükseklere gitti uçurtma, hışırtısı duyulmaz oldu önce ve sonra zor seçebildik. En özgür oydu artık, hesapsız, kuşlar gibi hür.
Ellerimde yelesini tutar gibi sımsıkı tutunduğum ipleri, kimi zaman zorladı beni, yükseğe, daha yükseğe çıkmak için. O zaman ben oldum onu engelleyen, özgürlüğün bittiği noktaydı o an. Uçurtmam uçtu gitti, göklerde süzülürken o, ben yerdeydim, yine hayallerimle uçurtmamı bekledim. Gelip bana gökyüzünü anlatsın istedim, uçmayı, özgürlüğü, bulutları anlatsın diye bekledim. Güneşe doğru koşmayı, rüzgâra karşı durmayı, bazen de rüzgâra kapılmayı anlatsın istedim. Saatlerce uçurtmamı bekledim, sıkıca kavradım ipini, uçup gitmesinden korkarak, ona karşı durarak, özgürlüğü bana yeğlemesin istedim.
Bütün gün tek başıma, uçurtmamın gelmesini bekledim, hayallerimi hayallerine ekledim. Hürdü uçurtmam, şen şakrak kuşlar gibiydi. Dörtnala koşan atlar gibiydi. Bana özgürlüğü fısıldadı uzun uzun, kuşlarla dans etti, rüzgârla yarış etti ben onu izlerken. Uçurtmam uçtu gitti, arkasına bakmadan, gökyüzünde süzüldü gitti… Özgürlük, arkana bakmadan ileri gitmek demekmiş, bana bunu en iyi uçurtmam gösterdi…
Funda K. Bilgin